Firmaların rakipleriyle yarışabilmesi ve onların bir adım önüne geçebilmesi için katma değeri yüksek ürünler üretmesi gerekmektedir. Yoğun emek ve ar-ge çalışmaları sonucu tasarladıkları ürünleri kendi markalarıyla piyasaya sürerek markalaşma yoluna gitmeleri önem arz etmektedir. Bu aşamada taklitlerden korunmanın tek çözümü ürünlerin ve markaların tescil edilmesidir. Ülkesellik ilkesi gereğince markalar tescil edildiği ülkelerde korunmaktadır. Bu nedenle ihracat yapılan ülkelerde de yurtdışı marka tescilinin yapılması gerekmektedir. İhracat yapmadan önce ilgili ülkelerde marka uygunluk taramasının yapılması ve marka müsait ise tescil başvurunun yapılması gerekmektedir. İlgili ülkede marka taraması yapılmadan yapılacak ihracat neticesinde ülke gümrüklerinde ürünlere el konulması riski her zaman olacaktır. Bu durumda firma hem maddi zarar hem de prestij kaybına uğrayacaktır.
Genellikle ihracat yapan firmalarımızın karşılaştıkları sorunlardan biri ürün gönderdikleri firma ya da şahısların markayı kendi adlarına ülkelerinde tescil ettirmelerinden doğan problemlerdir. Firmalar ürünleri ilgili ülke pazarına gönderip belli bir süre geçtikten sonra yapmayı düşünüyorsa markanın ülke pazarında var olduğunu kanıtlayacak resmi evraklar oluşturmalıdır. Ürün gönderdikleri firmalar ile bayilik ya da satış sözleşmeleri yapmaları gerekmektedir. Firmalarımız tarafından yoğun emek ve uğraşlarla bilinir ve saygın hale getirilen markalarımız ihracat yapılan ülkelerde yurtdışı tescil başvurusu yapılmamasından kaynaklı kullanılamaz hale gelmektedir. Tescilsiz marka ile ihracat yapan firmalarımız bu nedenle büyük maddi kayıplarla karşılaşmaktadır. İlgili pazarlarda markanın tanınmışlığından yararlanmak isteyen kötü niyetli kişi/kişiler tarafından markanın taklit edilme olasılığı yüksektir. Bu taklitlerin önüne geçilmesi ise ancak yurtdışı marka tesciliyle mümkündür.
Tanınmış markaların uluslararası korunmasının sağlanmasına ilişkin ilk düzenlemeler, 20 Mart 1883 tarihli Sınai Hakların Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi’ne 1925 yılında yapılan değişiklikle eklenmiştir. Daha sonra 1995 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması eki Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPS Anlaşması) ve Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) tarafından hazırlanan 1999 tarihli “Tanınmış Markaların Korunmasına İlişkin WIPO- Paris Birliği Ortak Tavsiye Metni” ile ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır.
Yurtdışı marka tescili için birbirinden farklı olan başvuru yöntemleri bulunmaktadır.
– İlgili ülkenin kendi patent ofisine direk başvuru yapılması
– Madrid Protokolü kapsamında WIPO başvurusu
– Avrupa Birliği marka başvurusu (EUTM)
– Afrika Fikri Mülkiyet Organizasyonu tescil başvurusu (OAPI)
Her ülkenin marka tescil kriterleri birbirinden farklılık göstermektedir. Bu nedenle yurtdışı marka tescil işlemi gerek ön araştırma gerekse başvuru ve süreç takip noktasında uzmanlık gerektiren bir konudur. Firmamız bünyesinde bulunan tecrübeli uzman ekip tarafından yurtdışı marka tescil süreçleri titizlikle takip edilmektedir. Başvurudan önce ilgili ülkelerde marka ön araştırması yapılarak markanın tescil edilip edilmeyeceğine dair rapor müvekkillerimize sunulmaktadır. Adım Patent olarak ihracatçı firmalarımızın maddi ve manevi zarar görmemeleri için yurtdışı marka tesciline yönelmelerini arzu ediyor bu konuda gerekli desteği sağlayacağımızı belirtmek istiyoruz.